6 Şubat depremleri sonrası deprem bölgesinde sayısız hayvan kurtarımı ve sonrasında bakımını yapan Dört Ayaklı Şehir, Hatay’ın Samandağ ilçesinde karşılaştıkları ve belden yukarısı tutmayan Dogo isimli köpeğin hikayesini paylaştı.
Dogo’nun hikayesi, depremde enkaz altında kalmış, ailesini kaybetmiş, yaralanmış, açlıkla mücadele etmiş ve hala da etmekte olan hayvanların hikayesinden biri. Günlerce enkaz altında kalan, ailesini kaybeden ve komşuları tarafından kurtarılan Dogo’nun hikayesi, bir umut hikayesi aynı zamanda.
1114 HAYVANIN TEDAVİ VE BAKIM SÜREÇLERİ ÜSTLENİLDİ
Dört Ayaklı Şehir, 6 Şubat depremlerinden etkilenen Hatay, Maraş, Diyarbakır, Malatya, Antep ve Adıyaman’da ilk günden itibaren akredite arama kurtarma ekipleri ve veteriner hekimlerle arama-kurtarma çalışması yürüttü.
6 Şubat’tan bugüne kadar yüzlerce depremzede hayvanı enkaz ve yıkıntı alanlarından çıkardı ve depremin ardından geçen 1 yıldan fazla süre boyunca veteriner hekim ve gönüllü ağı sayesinde, depremzede hayvanlara yönelik tedavi ve aşı çalışması yaptı. “Enkazdan Hayata” adını verdikleri bu çalışma kapsamında toplam 1114 hayvanın ameliyatını, tedavi ve bakım süreçlerini üstlendi. Tedavisi tamamlanan hayvanları da yeniden yuvalandırdı.
‘NE OLUR BURADA ÖLMESİN’
Dört Ayaklı Şehir ekibi, geçtiğimiz haziran ayında Samandağ’da rutin çalışmalarını yaparken Dogo ile tanıştı. Dört Ayaklı Şehir Saha Çalışmaları Koordinatörü Berrak Doğan, Dogo’yla 12 Haziran’da Hatay’ın Samandağ ilçesinde tanıştıklarını anlatıyor. Hayvanlarla ve hayvanseverlerle çalışma yaptıkları sırada bir kadının kucağında çarşafa sarılı bir köpekle geldiğinden bahsediyor.
Gerisini Doğan’dan dinliyoruz: “Dogo’yu depremde kaybettiği ailesiyle birlikte yaşadığı evinin enkazından çıkaran komşusu Nursel kucağında bir çarşafa sarılı halde getirdi. Samandağ’dan ayrılmak üzere olan hayvan nakil aracımızın yanında, tedavi için yola çıkacak hayvanların aciliyet sıralamasını değerlendiren veteriner hekimlerimizle beraberdik. Kapkara tüyleri, kahverengi gözleri… İki büklüm halde masaya bıraktı Nursel onu. Bırakıldığı yerde öylece kaldı. Belden yukarısı tutuyordu sadece. Geliştirdiğimiz tüm tıbbi müdahale ve afet sonrası iyileşme çalışmaları protokollerinin dışında bir durumu vardı maalesef. Onu yanımızda götüremezdik, hepimiz biliyorduk. İstanbul’a kadar yolu kaldıracak durumda da değildi üstelik. Veteriner hekimler ilk muayenesini yaptı ve sonuç tahmin ettiğimiz gibiydi. Onu enkazdan çıkaran Nursel’e alamayacağımızı söylemek zorunda kaldık. Alsak bile tedavi olması imkansızdı. Dogo’yla beraber çıktığımız zorlu yaşam mücadelesini bu çaresizliğin içinde başlatan ise Nursel’in ‘ne olur burada ölmesin’ cümlesi oldu. Dogo, orada ölemezdi.”
‘GÖZÜNDE YAŞAM SEVİNCİ ÇAKMAYA DEVAM EDİYOR’
Dogo’nun orada ölmemesi için ekip onu da yanlarına katıp İstanbul’a doğru yola çıktı. Dogo’yu önce veterinere götürdüler, gerekli bakımları yaptırdılar. Dogo’nun tedavisi hala devam ediyor. Doğan, deprem bölgesinde karşılaştıkları pek çok hayvan olduğunu ancak Dogo’nun kendileri için özel bir anlam taşıdığını söylüyor. O da Dogo’nun her şeye rağmen taşıdığı yaşam enerjisi…
Doğan, “Tüm canlıların yaşamı, aldıkları nefes tek tek çok kıymetli ve bizim tüm mücadelemiz kurtarmak, yaşatmak üzerine kurulu. Fakat Dogo’yu bizim için özel kılan ailesini, kardeşlerini, yuvasını, özgürce koşup oynayışını depremle beraber kaybettikten sonra bile gözünde çakmaya devam eden yaşama sevinci; mutlu olmak, sevilmek ve sevmek için duyduğu sonsuz heyecan oldu. Bizim Dogo için verdiğimiz ciddi bir mücadele var, evet, ama Dogo’nun bize kattıkları tüm bunların çok ötesinde, ondan öğrendiğimiz hiçbir şeye paha biçemeyiz” diyor.
YÜRÜTEÇLE HAREKET EDİYOR
Dogo’yu sağlık durumunu stabil durumda tutabilmek için özel bir bakım merkezine yerleştirdiklerini belirten Doğan, Dogo’nun felçli olduğu için bazı özel ihtiyaçları olduğunu dile getiriyor: “Rahat edebilmesi için ona felçli çocukların da kullandığı özel bir yatak aldık. Yürütecini yaptırdık. Açık havada düzenli olarak yürüteç egzersizleri yaptırıyoruz ve fizik tedavisi de veteriner hekimlerin programladığı şekilde devam ediyor. Felçli olması nedeniyle kronik bağırsak sorunları yaşıyor. Bu sebeple de 3 ayrı operasyon geçirmesi gerekti. Engeli nedeniyle bu sorunun tamamen çözülmesi maalesef mümkün olmadığından yeniden yaşanabileceğini öngörüyor veteriner hekimler.
Dogo’yu bekleyen sürecin her açıdan en iyi şartları sunması için elimizden geleni yapıyoruz. O, çok mutlu, sosyal ve heyecanlı bir köpek. Kaldığı merkezde yakın arkadaşları var. Yürütecinin yardımıyla onlarla beraber oynamayı, zaman zaman uzanıp güneşlenmeyi, uyumayı çok seviyor. Tüm çabamız, bunun sürekliliğini mümkün kılmak yönünde.”
Dogo’yu sahiplendirilmesiyle ilgili Doğan’ın cevabı şöyle oluyor: “Dogo’nun sağlık durumu çok fazla başlıkta, çok fazla emek ve deneyim gerektiriyor. Tüm bunların bilincinde olan ve gereklerini sevgiyle, şefkatle, özveriyle yerine getirebilecek bir ailesi olmasını çok isteriz elbette.”
ANTAKYA’DA HAYVANLAR VE ÇOCUKLAR İÇİN MERKEZ KURDU
Dört Ayaklı Şehir, 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir yılı aşkın süre geçse de elini ayağını bölgeden çekmiş değil. Hatta 6 Nisan’da Antakya’da afetzede hayvan ve çocuk dayanışma merkezini açtı. Dernek bununla, bugüne kadar yürüttüğü tüm çalışmaları, daha yerleşik ve organize hale getirmeyi hedefliyor.
Doğan, merkezleri için ihtiyaçları olduğunu belirterek bunların neler olduğunu sıralıyor: “Özellikle afetzede sokak hayvanları için mama ve tıbbi sarf malzemeleri önemli. Klinik tedavilerini, bakım süreçlerini, ameliyatlarını ve kısırlaştırılmalarını üstlenerek İstanbul’a naklettiğimiz hayvanlar için de bağış desteğine ihtiyaç duyuyoruz. Çocuk çalışmamız için ise hem temel ihtiyaçlardan kıyafetlere ve ayakkabılara hem de iyileşme sürecinde çocuklara destek sağlayacak kitaplara, boyalara ve oyuncaklara ihtiyacımız oluyor.”
Doğan son olarak daha fazla hayvana ulaşmak, bakımını üstlendikleri hayvanların tedavilerine devam edebilmek ve Dogo’nun bundan sonraki hayatını daha iyi şartlarda sürdürmesini sağlamak için destek talep ediyor.
Destek için bu linke tıklayabilirsiniz.