Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Hafize Gaye Erkan “asli görevi” olan enflasyon hedeflemesiyle ilgili çalışmalarının içine “Sadık Abi” kriteri koymasından anlıyoruz ki, TÜİK rakamları ile piyasada oluşan fiyat artışları arasındaki uyumsuzluk yalnızca vatandaşın kafasını karıştırmıyor. Güven sorunu her yerde!
Hürriyet gazetesi Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan’a verdiği röportajda, “Süt fiyatları bazen markette artmıyor ama TÜİK istatistiklerinde arttığını görüyorum” diyen Erkan, “Sadık Abi” diye hitap ettiği apartman görevlisi ile arasında geçen diyaloğu aktarıyor:
“Onu sorguya çekiyorum. Ben ‘indi’ diyorum. O ‘inmedi’ diyor. Sürekli ‘fiyatlar inmedi, istersen git şu soğanın fiyatına bir bak.’ diyor.”
Erkan etiketlerin TÜİK’in verileri ile uyumsuzluğunu itiraf etmiş oldu.
Bir Merkez Bankası Başkanı’nın para politikasını belirlerken yararlandığı temel veri seti TÜİK’in rakamlarıdır: Bu 1.
Merkez Bankası (MB), yılın 4. Enflasyon Raporu toplantısında 2023 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 65, 2024 yıl sonu tahminini yüzde 36 olarak güncellemişti.
TÜİK verilerine göre; tüketici fiyat endeksi (TÜFE) Kasım ayında aylık bazda yüzde 3.28 arttı. Yıllık enflasyon ise yüzde 61.36’dan yüzde 61.98 seviyesine yükseldi.
MB raporu ile karşılaştırıldığında TÜİK’in 2023 yılı enflasyon tahmini iyimser kalıyor. Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) verilerine göre Kasım ayında TÜFE aylık bazda yüzde 5.58 arttı, yıllık bazda artış ise yüzde 129.27 oldu.
İstanbul Ticaret Odası (İTO) verilerine göre ise Kasım’da perakende fiyatlarda yıllık artış yüzde 73.89 oldu.
TÜİK ile ENAG ve İTO verileri arasındaki uçurum Sadık Abi için sürpriz olmasa gerek.
Erkan söz konusu röportajda MB enflasyon hedefini sektörel eğilimleri dikkate alarak açıklıyor:
“Ulaşım ve yemek gibi hizmet gruplarında fiyat artışlarının yavaşlamasını 2024 sonunda göreceğiz. Kira ve eğitim gibi gruplarda ise biraz daha yavaş olacak. Enflasyonda tek haneli rakamları 2026’da göreceğiz. 2025 sonu hedefimiz ise yüzde 14.”
Erkan “Aynı ürünü farklı fiyata satan market gördüğüm zaman bunu onlara soruyorum.” diyor.
Şüphesiz liberal ekonomilerde fiyatların piyasanın arz-talep dengesine göre oluştuğunu bilmemesi mümkün değil: Bu 2.
Aklımıza hemen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “üç harfliler” olarak tanımlanan ucuzcu marketleri enflasyon artışından sorumlu tutan sözleri geliyor.
Erdoğan’ın 27 Aralık 2022’de yaptığı konuşmasında maliyetlerin üzerinde fiyat artışları yaptıkları iddiası ile “enflasyon suçlusu” ilan ettiği marketlere “Ahlaksızlar, haramzadeler, namussuzlar” diye seslenmişti.
Yenilir yutulur laflar değildi.
“Milletimin her bir ferdinden alternatif kanallara yönelerek bunlara gereken dersi vermelerini istiyorum” diyen Erdoğan’ın elindeki güçlü kozlardan birisi, 2017 yılında ilk marketini açan Tarım Kredi Pazarlama ve Marketçilik şirketinin büyümesiydi…
Ne var ki TK Kooperatif Market’in, 5 ulusal market zincirinin hem ülkede onlarca yıla dayanan deneyimi, hem de 10 binleri aşan market sayıları karşısında fiyatları baskılamak konusunda piyasa etkisi cılız kaldı.
Kooperatif Market’in Haziran 2022’de bin 107 olan sayısı, Aralık 2022’de bin 512’ye, Haziran 2023’te ise bin 687’ye yükselebildi.
2022 yılında yeni büyüme stratejisiyle Koopbakkal projesi geliştirildiyse de marketlerin raf kiracısı olmaktan öteye geçemediler.
2018 yılında 843 bin çiftçinin ortak olduğu ve 17 grup şirketiyle yıllık cirosu 100 milyar liraya ulaşan Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri’nin yüzde 100 hissedar olduğu Tarım Kredi Holding kurulmuştu.
Tarım Kredi Süt,
Tarım Kredi Et ,
Tarım Kredi Yağ,
Tarım Kredi Hayvancılık,
Tarım Kredi Lojistik,
Tarım Kredi Tedarik Üretim
gibi ülkenin temel gıda ürünlerinde arz güvenliği sağlamasının yanı sıra maliyetleri düşürmesi beklenen Tarım Kredi Holding şirketlerine rağmen, Türkiye yüzde 100’ü aşan gıda enflasyonu ile bir dünya rekoru kırdı.
Market fiyatlarının düzenlenmesi MB görevleri arasında değil. Fiyat tekeli oluşumunu engelleyecek olan Rekabet Kurumu…
Ürünün hileli ya da sağlıklı olup olmadığı yolundaki analizleri ve fahiş fiyat denetimlerini Ticaret Bakanlığı yapıyor.
Erkan’ın enflasyon hedefini tutturması; ülkenin tarım ve ticaret politikası ile yakından ilgili. Son aylarda artan bina kiraları da market maliyetlerini yukarı çeken önemli etkenlerden biri oldu.
Erkan “Bir insanın 10 evi olmamalı, 10 insanın bir evi olmalı. Ev ve gıda çok önemli.” erken, Maliye ve Hazine Bakanlığı’nın kulağını çınlatıyor olmalı.
Çok malı olandan çok vergi alırlar, olur biter. Parası olana “Sen niye 10 ev aldın” diye sormazsın.
Ekilip biçilen arazileri imara açan iktidar için tarım sektörü, tüketicinin gıdaya erişimini kolaylaştırmaktan çok ihracat kalemi olarak önem taşıyor.
Devlet ihracata yönelik yatırımları öyle destekliyor ki; yalnızca meyve-sebze ambarı Antalya, Bursa, İzmir, Manisa illerinde değil ,soğuk iklim kuşağındaki Erzurum’da, Afyonkarahisar’da da jeotermal kaynaklı örtü altı salkım domates üretilip, ihraç ediliyor.
Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri (GAİB) verilerine göre, Türkiye’den 2022’de 54 ülkeye yapılan domates ihracatından 377 milyon 418 bin dolar gelir sağlandı.
Bu yılın 9 aylık döneminde ise 381 milyon 354 bin dolarlık domates satıldı. Domates gıda ihracatının yıldızı oldu.
FAO verilerine göre, Türkiye 2021 yılı itibarıyla yaklaşık 13.2 milyon ton ile dünya domates üretiminde Çin ve Hindistan’ın ardından yüzde 6.9 pazar payıyla 3’üncü.
Domates ihracatında ise 2022’de yüzde 20.6 ile ilk sırada bulunan Hollanda’yı yüzde 13.8 ile İspanya, yüzde 11.8 ile Türkiye takip ediyor.
TÜİK verilerine göre, Türkiye’nin 2022 yılı itibarıyla sebze üretimi yaklaşık 31.6 milyon ton. Bunun yüzde 41.’si domates…
Yaklaşık olarak üretilen her 10 domatesten 3’ü ise sera üretimi.
Kilosu 60 liraya ulaşan bir kilo salkım domatesi sofrasına koyamayan Türk tüketicisi “ülkeye döviz giriyor” diye sevinsin istiyorlar.
TÜİK’e bakarsan bir önceki sezona göre fiyatı yüzde 137 oranında artan domatesin 2023 Ekim ayında kilosu üreticide 12.19 lira…
Sonuç: tüketicinin sofrasına koyamadığı domates, MB rezervlerine döviz sağlıyor.